12 Kasım 2008 Çarşamba

Dido / Safe Trip Home


Dido, üçüncü stüdyo albümü “Safe Trip Home”da, dinleyicilerini bilindik sınırlar içerisinde güvenli bir seyahate çıkarıyor.

‘Grafton Street’ için albümdeki en kayda değer şarkı diyebilirim. Elbette bunda Brian Eno’nun katkısı yadsınamaz. Şarkının sonlarına doğru bir ok gibi yükselip kalbinize yönelen ezgi, parçayı unutulmaz kılıyor.

Folk şarkısı tınıları taşıyan ‘Burnin Love’da, Dido’ya eşlik eden Citizen Cope şarkıya hoş bir renk katmış.

‘Us 2 Little Gods’, ise ritmik altyapısıyla albümdeki diğer şarkılardan ayrılıyor.

“No Angel” ve “Life for Rent”i göz önüne alırsak; “Safe Trip Home”, ne yazık ki listelere girecek hitler barındırmıyor.

Albümdeki şarkıların büyük bir kısmını aynı dingin tonda söylenmiş. Baştan sona dinlediğinizde; “Safe Trip Home”, size oldukça uzun bir şarkıymış gibi gelebilir. Buna albümün geneline hakim olan melankoli ve durağanlık da eklenince, albüm için müziği ve tavrı çok net, tek renk bir albüm diyebiliriz.

Elli dakika boyunca, sıcak melodiler eşliğinde içinizi ısıtan bir ses size aşktan, hüzünden ve yalnızlıktan bahsediyor. “Safe Trip Home”un keyfine varmanız için, pencereden yağmuru izleyip çayınızı yudumlarken dinlemenizi öneririm.

3 yorum:

La Loba dedi ki...

Dido tarzı budur zaten. Sanki kulağınıza fısıldıyormuş gibi söyler, sakin sakin.

İki gündür dinliyorum. Grafton Street yanında: Look No Further, Us 2 Little Gods, The Day Before The Day en çok beğendiklerim arasında. Bir de Let's Do The Things We Normally Do girişi çok güzel.

Listelerde çok fazla yükselemeyecek belki ama oldukça sakin bir albüm olmuş.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

bir dido SEVMEYENİ olarak, okurken bazı noktalara sonuna kadar katıldım...

şimdi, albüm melankolik deniyor, melankoli çok sevdiğim bir ruh halidir , müzikte de sevdiğim bir tarz , ancak ben yine de bu noktaya değil de dido ve melankoli kısmına değinmek isterim daha çok;

belki sevenleri beni şiddetle kınar , bilemem ,ama, bu kadının tarzının olmadığını ve hatta gidip gelen bir ses yapısı olduğunu hissediyorum genel olarak...

hani belki sizlere çok romantik gelen o ses bana mır mır bir kediyi anımsatıyor her seferinde, ve şarkılarında da en yüksek yerlerde bile belirli bir seviyede kalıyormuş gibi sesi, neden diyeceksiniz, çünkü oldukça soft rahatsız edici seviyede hatta !

iniş çıkışlar bile haz vermiyor bana !

bir ara bu sarışın, çekici hatunu eminem'le de mi gördüm ne ,hani düet havasında bişiydi galiba ...
buunu gibi türkiye
'de de örnekler var bakınız umut akyürek ( tarz olarak değil,yanlış olmasın,ses renkleri ve aralıkları )ki o da müthiş bir aralığa sahip ses bağlamında, ama çok iticidir,bence ! çünkü tizin çok daha diz olduğu kısımlar artık tırmalıyor !

işte dido ' nun da tasviri aynen böyle bana göre, hani melankolik de desen olmaz, dramatik de ,lirik de !

bence tuhaf, evet ,evet , bana göre tabiri tuhaftır .

ve kısmen faitless dönemlerinin şu hallerine göre daha bir iç açıcı olduğunu düşünüyorum ...

tamamen kişisel ama bunlar :)