31 Mart 2009 Salı

Chinese Democracy/Guns N' Roses


Chinese Democracy 1993’te çıkan The Spaghetti Incident?’ın ardından 15 yıl sonra nihayet yayınlandı. Nihayet diyoruz çünkü albümün hazırlık aşaması öylesine uzadı ki bu gecikme kimi çevrelerce alay konusu haline getirildi. Amerikan meşrubat üreticisi Dr. Pepper albümün belirtilen tarihte çıkması durumunda ABD'deki herkese bir kutu bedava meşrubat vereceğini açıkladı.

Nasıl ki Rolling Stones, Keith Richard’sız haliyle Mick Jagger‘ın solo kariyerinin bir devamı gibi algılanacaksa, grubun eski fan’ları Slash’siz Guns N’ Roses’ı Axl Rose’un kişisel projesi olarak kabul ediyor.

Bütün bu olumsuzluklara karşın, Axl Rose kararlığını gösterip yeni grup arkadaşlarıyla albümü tamamladı. Şimdi Guns N’ Roses’ın namlusu bize çevrilmiş durumda ve şarjörde 14 sıkı parça var.

Axl Rose albüme ismini veren Chinese Democracy’i bir dönem Nine Inch Nails’le de çalışmış olan davulcu-şarkı sözü yazarı Josh Freese ile birlikte yazmış. Şarkı uzun bir intro’yla başlayıp kulakta yer eden hızlı riff’lerle sürüyor.

Shackler’s Revenge’ın ilk 10 saniyesini, Guns N’ Roses’ın olduğunu bilmeden dinlerseniz, şarkının Prodigy’e ait olduğunu sanabilirsiniz.

Better için rahatlıkla albümün en iddialı şarkılarından biri diyebiliriz. Axl parçanın açılışında kısık bir tonda ve masumane bir sesle “No one ever told me when i was alone. They just thought i'd know better.”, diyerek dinamitin fitilini ateşliyor. Hemen ardından gelen gümbür gümbür distortion patlamalarıyla içimizde bir gedik açılıyor.

Sebastian Bach’ın geri vokallerde eşlik ettiği Sorry, akılda kalan melodisi ve yalın sözleriyle oldukça güçlü bir ballad.

Queen’in efsanevi gitaristi Brian May, kızarmış ekmek üzerinde yağ gibi kayan bir soloyla Axl Rose’un Catcher in the Rye’da anlattığı öyküyü taçlandırıyor.

Madagascar, Marco Beltrami’nin görkemli orkestral düzenlemesi ve Seven, Cool Hand Luke, Missisippi Burning gibi kült filmlerden alıntılar nedeniyle albümdeki diğer şarkıların arasından kolaylıkla sıyrılıyor.

Axl Rose, This I love’daki yumuşak piyano partisyonları ve vurucu sözleriyle bizlere halen November Rain kadar etkili balladlar yazabildiğini gösteriyor.

Chinese Democracy’nin albüm olarak başarılı olduğunu söylemek maalesef zor. Çünkü içerdiği şarkıların kendi arasında bir bütünlüğü yok. Trip-hop altyapılardan, endüstriyel rock etkileşimlerine kadar pek çok tarzın birbirine karışması sonucunda ortaya eklektik bir sound çıkmış. Bu durum başta eski gunner’lar olmak üzere pek çok dinleyici tarafından yadırgandı. Buna rağmen belirli bir önyargıyı göz ardı ederek albümü birkaç defa daha dinlediğinizde modern riff’lere, deneysel şarkı düzenlemelerine ve whammy vb. efektli sololara alışıp saklı hitleri kendiniz keşfediyorsunuz.
08/03/2008 Taraf Gazetesi Kültür Sanat Eki

Lily Allen / It's Not Me, It's You



MySpace şöhretlerinden Lily Allen, 2006 yılında çıkan ilk albümü Alright, Still ile hatrı sayılır bir başarı yakaladı. Sonrasında gelen sansasyonel açıklamaları, alaycı tavrı ve pervasız davranışlarıyla (başta İngiliz tabloid basını olmak üzere) magazin gündemini meşgul ederek popülaritesini korumayı başardı. Ancak bir müzisyenin skandallarıyla değil de işiyle hatırlanması gerektiğini fark etmiş olmalı ki, üç yıllık aranın ardından yeni albümünü müzikseverlerin ilgisine sundu.Albümün ismi ilk olarak MySpace sayfasında Stuck On The Naughty Step olarak açıklanmıştı. Fakat Allen, albüm yayınlanmadan önce fikir değiştirerek It’s Not Me, It’s You isminde karar kıldı. It’s Not Me, It’s You’nun prodüktörlüğünü, daha önce Britney Spears, Kylie Minogue ve Nelly Furtado gibi ünlü isimlerle çalışmış olan Greg Kurstin üstleniyor. Lily Allen albümdeki şarkıları, prodüktörlüğün yanı sıra grubu The Bird and the Bee’de klavye çalan Kurstin ile birlikte yazmış.Allen bir süredir Amy Winehouse benzeri bir anti-idol profili çizse de, albümün ilk şarkısı Everyone’s at It’deki Prozac toplumu eleştirisiyle sosyal duyarlılığını gösteriyor. Him, ilk dinleyişte Joan Osbourne hiti One Of Us’u akla getiriyor ve tanrıya dair zekice yazılmış sözleriyle dikkat çekiyor. F**ck You, George W. Bush karşıtı satirik sözleri ve neşeli melodisiyle bağımlılık yapıyor. Ayrıca The Fear ve Chinese ile birlikte albümdeki en kayda değer şarkılar arasında bulunuyor. Never Gonna Happen akordeon ezgisiyle başlayıp polkaya benzer bir ritimle devam ediyor ve ABBAvari düzenlemeleriyle o günlerin rüküş kostümlü, ışıltılı Eurovision sahnesini gözönüne getiriyor. Who’d Have Known’un nakaratı bariz şekilde Take That’ın Shine’ını andırsa da, sade altyapısı ve dingin vokalleriyle ayrı bir yerde duruyor. Not Fair, dörtnala koşan neşeli bir country ritmiyle açılıyor ve Allen’ın sevgilisinin cinsel yetersizliğinden yakınmasıyla devam ediyor. Back to the Start hızlı temposuyla hareketli bir dans şarkısı olarak albümde öne çıkıyor. 22, yirmili yaş sendromunu konu alan pesimist sözleri ile bizi üç dakikalığına albümün neşeli havasından uzaklaştırıyor. Eski bir caz kaydı gibi tınlayan He Wasn’t There ile albüm kapanıyor.

Melodik ve eğlenceli Lily Allen artık yerleri süpüren uzun eteklerden ve onların altına giydiği Nike Air ayakkabılardan vazgeçmiş gözüküyor. Bunun yerine vücudu saran elbiseler ve yüksek ökçelilerle cazibe merkezi olmayı hedefliyor. Albüm kapağında, saçına taktığı tüllü taç ile yakaladığı 50’lerin femme fatale havasıyla da bu konudaki kararlılığını açıkça ortaya koyuyor. Allen’ın Alright, Still’deki benmerkezci tavrı ve apolitikliği, albümün çıktığı dönem içerisinde eleştiri oklarına hedef olmuştu. Allen, yeni şarkıları aracılığıyla yeri geldiğinde kendi hayat ekseninden çıkıp sosyal ve politik konulara da değinebileceğini kanıtlıyor. Buna ilaveten müzikal anlamda da bazı değişimler fark ediliyor: Alright, Stil ile ska ve hip-hop sularında gezen Lily Allen son albümüyle elektropopa yönelerek karaya vuruyor. Özellikle bazı şarkılarda (Never Gonna Happen, F**ck You vb.) Susam Sokağı soundtrack’i dinliyormuş hissine kapılıyorsunuz. Ancak bu Lily Allen hayranları için bir olumsuzluk değil. Çünkü yeni albüm onları memnun etmenin yanı sıra melodik ve eğlenceli şarkıları seven dinleyicilerin ihtiyacını da karşılıyor. Albümü dinleyenler Allen’ın yumuşak sesi eşliğinde Lilyland’da, renkli bir yolculuğa çıkıyor.

22/03/2009 Radikal Gazetesi Radikal2 Eki